Cesur Yeni Dünya: Tedarik Zincirleri Çöküp Jeopolitik Riskler ve Post Covid Karşısında Dünya Küreselleşmeden Uzaklaşırken, Uluslararası Ticari Sözleşmelerin Amacını Yeniden Tanımlıyoruz.

Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın ilk etkilerini Uluslararası Ticaret Dergisi’nde yayımlanan SAVAŞIN KIYISINDA: RUSYA VE UKRAYNA ÇATIŞMASININ ULUSLARARASI TİCARETE OLASI ETKİLERİ  başlıklı yazımda değerlendirmeye çalışmıştım. Bu yazıyla da son gelişmeler ışığında kimi önemli gördüğüm değerlendirmeleri ve hatırlatmaları siz değerli okurlarım için paylaşmak isterim.

Öncelikle bu çatışmanın Covid sonrasında toparlanma sürecine giren dünya ekonomisinin her bir dişlisine ağır şekilde zarar verdiği görülmektedir. Ukrayna’nın verimli toprakları ve endüstri bölgeleri savaş alanına dönüşüp harabe haline gelmiştir. Üretim için gerekli hammaddeleri yaptırımlara maruz kalma korkusu ile tedarik edemeyen Batılı büyük şirketler Rusya’dan göç etmeye başlamıştır. Uzak Doğu’dan da pek olumlu sinyaller gelmemektedir. Jeopolitik riskler ve çevresel endişeler sebebiyle alınan korumacı tedbirler tedarik zincirlerinin tekerine çomak sokmaktadır.

İlk etkiler metal, gıda ve enerji ürünlerinde fiyat artışları olarak karşımıza çıkmıştır. Mart 2022 boyunca yıl başından beri alüminyum %442, bakır %10,7, nikel %130,5, lithium %48,1, kobalt %13,1, çinko %17, kalay %26,3, kurşun %7,9 değer kazanmıştır. Buna tarım ve gıda ürünleri ile ilgili hammaddeleri de eklersek gübre 170%, buğday %57, mısır %28,6%. Hadi bu tabloyu enerji fiyatları ile daha da renklendirelim; kömür %212,1, petrol %462. Bunların daha başlangıç olduğuna dikkat çekmek isterim.

Bu durum, on yıllar sürecek yeni dünyanın kapılarını açmaktadır. Bu yeni dönemde, malı bulmak bir dert, malın bedelinin değişmeyeceğinden emin olmak başka dert, malı taşıtmak ayrı dert, malın fiyatını ödeyebilmek ise apayrı bir dert olacaktır. Bu dertleri eski dünyaya göre oluşturulmuş ticaret ve hukuki stratejilerle çözmeye çalışmak, sözleşmesel yükümlülükleri yerine getirmemek veya sözleşmeleri feshetmeye çalışmak, beyhude çabalar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu bağlamda yeni dünyada sözleşmelerdeki tüm mücbir sebep ve ifa yükümlülüklerini tekrar gözden geçirmek bir gereklilik haline gelmiştir. Esas olarak hammadde/yarı mamul madde ve hizmet tedarikindeki kesintiler, hammadde fiyatındaki artış, lojistik aksamalar, enerji kesintileri, siber saldırılar ile üstüne yaptırımların etkilerinin ve sorumluluk paylaşımının genel ifadelerle değil detaylı ve özel şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.

Geleneksel olarak ticari sözleşmeler, tarafların karşılıklı sözler vererek anlaşmanın yapıldığı andaki şartlarla devam etmesini sağlamak amacıyla tasarlanmaktayken, yeni dönemde tekrar müzakerenin, yeniden menfaat dengesinin kurulmasının ve değişen şartlara uyum sağlanması için araçlar haline gelmelidirler. Bu amaçlara hizmet etmeyen şartları içeren sözleşmeler tarafları korumaktan çok hukuki uyuşmazlıklara gebe, hastalıklı ilişkilere sebebiyet vereceklerdir. Özellikle aşağıdaki sözleşme şartlarına dikkat edilmelidir:

1) Hammadde fiyatlarında atış ve düşüş ilişkisini düzenleyen “Bedel ayarlama klozları”

2) Teslim şeklini düzenleyen INCOTERMS (Ancak, taşıma ve gümrük kaynaklı gecikmelerden kaynaklanan zararlara ilişkin açık düzenlemeler içermelidir).

3) Özellikle ürettiğiniz ürün başka bir ürünün tedarikine bağlı ise sözleşmede bu ürün/tedarikçinin yükümlüğüne ilişkin “hammadde tedarik şartları”

4) Ayıplı ürün karşısında veya sözleşme ihlallerine karşı bilinçli şekilde yerleştirilen “ihbar yükümlülükleri”

5) Enerji kesintileri ve hammadde yokluğuna karşı “özel sorumluluktan kurtulma” ve “yükümlülükleri askıya alma veya ilave süre talep etme klozları”

6) Yaptırım kaynaklı yükümlülüklerin mutlaka alt tedarikçi, banka, finans, taşıma ve sigorta kurumlarının şartlarını da dikkate alarak özel olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak güncel gelişmeler göstermektedir ki jeopolitik durum, ekonomik ve hukuki yapılarda çok büyük etkiye sahip olacaktır. Bir organizasyonun yapacağı en büyük hata yukarıdaki 6 maddeyi sadece hukuki ve bir “uyum/iyi yönetim (compliance/good governance)” riski olarak görmesi olacaktır. Halbuki yukarıdaki hususlar artık bizzat “operasyonel riskin” kendisi haline gelmiştir. Ne yazık ki devletlerin hukuki alt yapıları şimdilik bu değişimin adil ve hızlı bir şekilde yönetilmesine müsaade etmemektedir. Bu durumda da kamu otoritelerine göre her zaman daha esnek davranıp daha hızlı aksiyon alabilen uluslararası ticaret ile uğraşan tüm aktörlerin tedarik zincirlerini ayakta tutmak adına adil ve iyi niyetli şekilde müşterek çalışması gerekmektedir.

Aksi halde, mevcut global tedarik zinciri üzerimize çökecektir…!

“Cesur Yeni Dünya: Tedarik Zincirleri Çöküp Jeopolitik Riskler ve Post Covid Karşısında Dünya Küreselleşmeden Uzaklaşırken, Uluslararası Ticari Sözleşmelerin Amacını Yeniden Tanımlıyoruz.”, yazısı ile ilgili merak ettikleriniz ve verilen hizmetler hakkında daha detaylı bilgiler almak için bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.