European Green Deal: Avrupa Yeşil Mutabakat mı? Yeni Avrupa’nın Yeşil Hukuku mu?

Avrupa Birliği global düzeyde bazı net hedefler koydu:  Temiz, güvenli, ulaşılabilir enerji, temiz ekonomi için endüstriyel teknoloji, sürdürülebilir tarım ve balıkçılık, bio-çeşitlilik,  sıfır kirlilik,  toksikten arındırılmış çevre.

Bu hedeflerini  2050 yılında adil ve refah içinde yaşayan toplumu;  modern, verimli ve rekabetçi ekonomiyi korumak adına,  3. Ülkelerin, Avrupa birliği dışındaki düşük ve çevre ve işgücü standartlarını adil olmayan ve ticaret bozucu avantajını  ellerinden almak için bir plan ile ortaya çıktı.

Bu planın ismi “Europan Green Deal”  olarak ifade ediliyor ve AB bu konuda çok ciddi stratejik  eylemler alacak:

  • 2030 yılında CO2 kullanımını %40’dan %50-55 oranında azaltılması
  • AB endüstrilerine ithalat yoluyla karbon sızıntısını engellemek için  karbon sınırı vergisi konulması
  • Üye devletlerin mevcut yenilebilir enerji yatırım ve teşvikleri arttırılması
  • Rüzgar ve güneş enerji sistemlerinden enerji üretimlerin arttırmaları

Bu eylemler taşıma, enerji, tarım, inşaatın yanında, çelik, çimento, tekstil ve  elektronik ve optik ürünler, motorlu araçlar kimyasallar gibi ekonominin bütün sektörlerini kapsayan bir plan olarak dizayn ediliyor.

Bu konuda en çok dikkatimizi çeken konu  karbon vergisi olarak adlandırılan  “Carbon border adjustment mechanism- Sınırda karbon ayarlama mekanizmasıdır”. İthal edilen ürünün ithal  fiyatı üretiminde ortaya çıkan karbona göre ayarlanmasına yönelik iddialı bir hedefi var.  Özellikle çelik ve çimento sektörünün Birlik içine karbon sızıntısını önlemek için ithalat fiyatlarının ayarlanmasından doğrudan etkileneceği öngörülmektedir. Öte yandan, uluslararası ticaret rejininim buna vereceği tepki merak edilmektedir. Çünkü, bazı uzmanlara göre bu tür vergi AB’nin  ticaret partnerleri için korumacı bir önlem olarak görülüp,  Dünya Ticaret Örgütü kurallarına aykırı olduğu için uyuşmazlık yaratabileceği dile getirilmektedir.  Sonuç olarak, karbon vergisinin konusu  özellikle dikkat çekmesine rağmen tek başına yeşil mutabakatın amacının anlaşılması mümkün değildir.

Avrupa Birliği’nin asıl amacı “Circular Economy-Döngüsel  Ekonomi” kurmaktır.

Döngüsel ekonomi, ticaret içinde dolaşan madde ve ürünlerin mümkün olan en uzun süre boyunca   paylaşım, kiralama, onarma, yenileme ve geri dönüştürmeyi içeren tüketim anlayışı modelinin kabul edilmesidir. Bu bambaşka, bizim yabancısı olduğumuz  bir ticaret ortamı yaratmaktadır.

Paketleme sektöründen bir örnek verelim. Paketleme ve paket atığının azaltılması yeniden kullanılabilir ve geri dönüştürülebilir paketleme dizaynlarının geliştirilmesi ile bazı maddelerin kullanılmasının yasaklanması planlanmaktadır.

Plastik sektöründen başka bir örnek:  ürünlere mikro plastiklerin eklenmesinin yasaklanması, istenmeyen mikro plastik düzenin  sertifikalar ile düzeyinin azaltılması, tekstil ve oto lastiği sektöründe yayılan mikro plastiklerin düzeylerinin ölçümü  ve biyolojik temelli plastik üretimi geliştirmelerine destek verilmesi planlanmaktadır.

Tekstil sektöründen ise örnek olarak; yeni sürdürülebilir üretim çerçevesi uygulanması, Eco-design yapılması, tüketicilerin sürdürülebilir ürünler kullanımını için teşvik edilmesi ve erişiminin kolaylaştırılması  planlanmaktadır.  Yeniden kullanılmış ve dönüştürülmüş tekstil ürünler için yeni üretim yöntemleri ile için yatırım ve teşvik yapılması düşünülmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye olarak yapacağımız en büyük hata “Yeşil Mutabakatı” karbon vergisi düzeyinde algılamaktır. Halbuki bu mutabakatla, “Döngüsel Ekonomi” çerçevesinde yeni bir tüketici kültürü ve bu kültür üstüne  yükselen bir uluslararası satım ve tüketici hukuku oluşturulması hedeflenmektedir. Hatta, çok daha geniş perspektiften hemen hemen her alanda disiplinlerarası kültürel bir değişim hareketi olarak “New European Bauhaus” konsepti altında bir dönüşüm planlanmaktadır.  Peki, bu dönüşümle özellikle hukuk alanında ne tür yeniliklerle karşılaşmayı beklemeliyiz?

  • Satım hukukunda Satış anında Minimum kullanım ömrü garantisi
  • Üretim ve Tedarik hukukunda mevcut durumdan daha uzun yedek parça teminat etme yükümlülüğü
  • İkinci el ürün satışlarının hukuka bağlanması
  • Ürünün ömrü boyunca bağlayıcı çevre, iş gücü uygunlukları  ürün güvenliği gereklilikleri getirilmesi
  • Çevre ve sosyal etkilerle oluşan Etik/ moral tazminatlar hakları açıklığa kavuşturulması
  • Atık ve yeniden dönüşüm üzerine regülasyonlar
  • Paylaşım ekonomisine ilişkin düzenlemeler getirilmesi
  • Yeşil yatırım ve finansman
  • Temiz enerji tedariki,

Sonuç ve tavsiyelerim

  • Türkiye Paris Anlaşması’nı onaylamadığı için, AB yapılacak Gümrük Birliği güncellenmesinde büyük sorunlar yaşanacak.
  • Karbon vergisinin global olarak uygulanması konusunda şüpheler dile getiriliyor; ancak Gümrük Birliği güncelleme görüşmeleri sırasında karşılaşacağımız ve ilgili sektörleri doğrudan etkileyecek sonuçları olacak.
  • Sadece karbon vergisi olarak görürsek büyük yanılgıya düşeriz; bu yeni tüketim kültürü dolayısıyla yeni yaşam biçimine ve hukukuna uygun ticari alışkanlıklarımızı değiştirmek ve yeni satım/üretim/servis hukukunu oluşturmamız gerekecek.

Döngüsel Ekonomiyi kavrayamadığımız takdirde yakın gelecekte hizmetlerimizi satamadığımız gibi mallarımızı da AB’ye satamayacak hale gelebiliriz.

“European Green Deal: Avrupa Yeşil Mutabakat mı? Yeni Avrupa’nın Yeşil Hukuku mu?”, yazısı ile ilgili merak ettikleriniz ve verilen hizmetler hakkında daha detaylı bilgiler almak için bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.